Papers by Sema Vatansever

K24, 2022
Ece Ayhan, Illuminations’u okuduktan sonra yazdığını söylediği[1] Bakışsız Bir Kedi Kara ve Ortod... more Ece Ayhan, Illuminations’u okuduktan sonra yazdığını söylediği[1] Bakışsız Bir Kedi Kara ve Ortodoksluklar ile Arthur Rimbaud çizgisine en yakın şairlerimizdendir.
Rimbaud ve Ece Ayhan’ın prose poem tarzı (düzşiir / düzyazı şiir / mensur şiir)[2] şiirlerindeki anarşizm, kapalılık, alışılagelmişe başkaldırı –Rimbaud’nun kaçkın ve bohem hayat biçiminin eserlerindeki personası, sözün simyasını keşfetmesi, ‘ben’i bir başkası olarak tanımlaması,[3] burjuvaziyi grotesk bir biçimde eleştirmesi, mantık yerine kelimeleri nota misali kullanarak müzikte olduğu şekilde saf sanatı yakalaması, sayıklamayı andıran şiir ve düzşiirlerinin hayalle gerçek arasındaki kaygan zeminde durması; Ece Ayhan’ın otorite karşıtlığı, verili gerçeğe saldırması, sözdizimini bozması, alışılmamış imgeler kurması, ‘karaşınların şiirini yazması’, modern dünyanın ilah bellediği akıl ve mantığı ötelemesi– dilin yeniden üretilmesine olanak sağlar.

Ingeborg Bachmann – Reise in die Wüste Filmine Metinlerarası Bir Bakış- SEMA VATANSEVER, 2025
Bu çalışma, Margarethe von Trotta’nın Ingeborg Bachmann – Reise in die Wüste adlı biyografik film... more Bu çalışma, Margarethe von Trotta’nın Ingeborg Bachmann – Reise in die Wüste adlı biyografik filmini, Ingeborg Bachmann’ın “Faşizm, insanlar arasındaki ilişkilerde başlar” sözü ekseninde ele alarak, bireysel ilişkilerdeki iktidar dinamiklerini ve yazarlık pratiği bağlamında cinsiyet rollerini tartışmaktadır. Film, Bachmann ile Max Frisch arasındaki ilişkiyi merkeze alırken, “yazan bir kadın” ile “yazan bir erkek” arasındaki gerilimli etkileşimi, özgürlük arayışı, toplumsal normların ikili ilişkilerdeki yansımaları ve yazma eyleminin ontolojik sancıları üzerinden işler.
Makale, Berlinale 2023 kapsamında gösterilen filmin metinlerarasılığını ve çağrışımsal katmanlarını analiz ederek, özellikle Wir haben es nicht gut gemacht: Der Briefwechsel (Suhrkamp Verlag) kitabının etkisiyle filmin eleştirel yönlerini ortaya koymayı amaçlamaktadır. Ayrıca, kadın sanatçıları ve düşünürleri odağına alan biyografik sinema örnekleri üzerinden tematik bir okuma sunmaktadır.

Balkanlarda Türk Dili ve Edebiyatı Araştırmaları (Studies on Turkish Language and Literature in the Balkans), 2021
Abstract
The Time of the Goats is the modern epic of the Balkans, which has hosted people from di... more Abstract
The Time of the Goats is the modern epic of the Balkans, which has hosted people from different religions, ideologies, nations and empire. The novel, starting from its name, revolts against conventional understanding of history/era. When Skopje turns into a “labyrinth city” in the work, the tragic aspect of the “migration” is told through the image of the river. The Time of the Goats is suitable for analysing in the context of “archetypal criticism” by containing archetypes of death, seeking, journey and rebirth. The book is also articulated to “minor literature” in terms of alterity, minority emphasis, linking the individual to politics and carrying the collective rhetoric. Albanian writer Starova, who lives in North Macedonia, wrote his novels mainly in Macedonian, French and Albanian. He mostly produces literary works in major languages. Intertextuality/intersemiotic techniques (référence, parody, réécriture, ekphrasis etc.) are used in the novel. This study includes an overview of the novel The Time of the Goats in the context of mentioned theories.
Keywords: The Time of the Goats, Minor Literature, Archetypal Criticism, Intertextuality, Ekphrasis.
*
Öz
Keçiler Dönemi; farklı dinden, ideolojiden, milletten insanlara ve silinip giden imparatorluklara ev sahipliği yapmış Balkanlar’ın adeta modern destanıdır. Roman, daha isminden itibaren alışılagelmiş tarih/devir anlayışına başkaldırır. Üsküp şehri eserde “labirent mekân”a dönüşürken, romanın temel izleklerinden olan “göç”ün trajik boyutu “nehir/ su” imgesi üzerinden anlatılır. Ölüm, arayış, yolculuk ve yeniden doğuş arketiplerini barındırması yönüyle “arketipçi eleştiri” (archetypal criticism) bağlamında incelenmeye müsait olan roman; dilin yersiz yurtsuzlaşması, ötekilik ve azınlık vurgusu, bireyin zorunlu olarak bilhassa dilde siyasallaşması, politik ve kolektif söylemi taşıması bakımından da “minör edebiyat”a eklemlenir. Kuzey Makedonya’da yaşayan Arnavut asıllı Starova; romanlarını Makedonca başta olmak üzere, Fransızca ve Arnavutça yazmak suretiyle daha ziyade majör dilde edebî ürün vermektedir. Romanda, gönderge (réfé- rence), parodi (parody), yeniden yazma (réécriture) ve ekfrasis (ekphrasis) boyutunda “metinlerarasılık/göstergelerarasılık” tekniklerinden faydalanılmıştır. Bu çalışma Starova’nın derin yapıda yoğun imgesellik barındıran, entelektüel altyapısı diyalog kurduğu diğer yazarlar, şairler ve ressamlar ile zenginleştirilmiş Keçiler Dönemi romanının bahsi geçen kuramlar çerçevesinde, genel hatları itibariyle incelemesini içermektedir.
Anahtar Kelimeler: Keçiler Dönemi, Minör Edebiyat, Arketipçi Eleştiri, Metinlerarasılık, Ekfrasis.
Books by Sema Vatansever

MANUscript Macedonian Academy of Sciences and Arts, Department of Arts, 2021
Времето на козите претставува модерна сага за Балканот кој што бил домаќин на луѓе од различни ре... more Времето на козите претставува модерна сага за Балканот кој што бил домаќин на луѓе од различни религии, идеологии, нероди и на исчезнати империи. Романот веќе со својот наслов се побунува против вообичаеното сфаќање на историјата/ерата. Градот Скопје во делото претворувајќи се во „простор на лавиринти„ се раскажува преку имагинацијата на „реката/водата” како трагична димензија на „миграцијата” како основна патека на романот. Со тоа што ги содржи архетиповите на смртта, потрагата, патувањето и преродбата, романот како погоден за анализа во рамките на „архетипска
критика” (archetypal criticism), од аспект на тоа што во себе ги носи карактеристиките на неоправданото останување на јазикот без татковина, потенцирањето на отуѓувањето ималцинството, задолжителното политизирање на индивидуата особено во областа на јазикот, содржината на политички и колективен дискурс припаѓа на типот на „мала книжевност” (минорна книжевност). Старова кој е од албанско потекло и којшто живее во Северна Македонија, пишувајќи ги своите романи во прв ред на македонски а потоа
на француски и албански јазик претежно создава книжевни дела на „мнозински јазик”. Во романот се користени техники на „меѓутекстуалност/меѓуиндекстност како што се референција (référence), пародија (parody), одново пишување (réécriture) и екфраза (ekphrasis). Овој труд со своите општи црти во рамките на споменатите теории содржи анализа на романот Времето на козите кој во својата длабока структура содржи интензивна имагинација со збогатена инфраструктура со други писатели, поети и сликари со кои тој воспоставува дијалог.
Клучни зборови: Времето на козите, Мала (минор) книжевност,
Архетипска критика, интертекстуалност, Екфразис.
Book Reviews by Sema Vatansever
https://www.k24kitap.org/kitaplar/alimlama-gostergebilimi-1055, 2024
Alımlama Göstergebilimi temelde iki ana bölümden oluşmaktadır: “Alımlama Göstergebilimi Üstüne No... more Alımlama Göstergebilimi temelde iki ana bölümden oluşmaktadır: “Alımlama Göstergebilimi Üstüne Notlar” adlı konferans metniyle “Ortaçağ Simgeler Evreninden Günümüz Göstergeler Evrenine” adlı soru-cevap şeklindeki söyleşi metni.

https://www.k24kitap.org/yazarlar/sema-vatansever, 2024
Rita Felski, Edebiyat Ne İşe Yarar? adlı çalışmasında teorisyenlerin ve eleştirmenlerin bu kadim ... more Rita Felski, Edebiyat Ne İşe Yarar? adlı çalışmasında teorisyenlerin ve eleştirmenlerin bu kadim soruya verdikleri cevaplara alternatif tanımlar, (metne) bağlanma biçimleri, pratik amaçlar, yorumlar, beklentiler ve spesifik sorularla yaklaşıyor. Bir metin yapısı gereği hem estetik değeri, saf sanatı hem de bilgiyi –tarih kitaplarında ya da ansiklopedilerde rastladığımız cinsten değil– barındırmaz mı? Bir kitap okurken satırlar arasında kendimizi aramaz mıyız? Bu, Orhan Pamuk’un adlandırmasıyla, yalnızca “safça” bir eylem midir? Yoksa “öteki” olan kendimizle yüz yüze gelmenin, ücra yönlerimizi “tanıma”nın okuma eylemindeki dışavurumu mudur? Halid Ziya’ya dönersek, romanlar mı hayatı yapar, hayat mı romanları? Madame Bovary’den, Jane Eyre’den pratik hayata ya da kadınsal düşünceye yönelik hiçbir şey öğrenmez miyiz? Viktorya dönemi romanlarının salonları niçin tıkış tıkıştır?
Okurun metne bağlanma biçimleri, metinle ilişkisi her ne kadar dağınık, alaşımlı ve çelişkili görünse de, yazar bu deneyimlerin çeşitliliğini dört ana başlıkla izah etmeye çalışır: “Tanıma”, “Büyülenme”, “Bilgi” ve “Şok.”

https://www.k24kitap.org/kitaplar/mucizevi-gostergeler-edebi-bicimlerin-sosyolojisi-uzerine-1048, 2024
Franco Moretti, Mucizevi Göstergeler’de yer yer alaycı ve ironik bir dille, öznel çıkarımlarda bu... more Franco Moretti, Mucizevi Göstergeler’de yer yer alaycı ve ironik bir dille, öznel çıkarımlarda bulunmaktan geri durmayarak, günümüzde dahi dogmatik tahtını koruyan görüşler üzerine anti-tezler üreterek edebiyatı ve edebi eserleri toplumsal yapılar/olaylar ışığında, tarihsel okuma biçimiyle ele alıyor.
Çalışmada edebi türler, edebiyat tarihi, edebiyatın işlevi, Hegel’in ve Kant’ın estetiğe dair fikirleri; Frankenstein, Drakula, Balzac romanları ve kentli roman kişileri; Çocuk Kalbi, Pal Sokağı Çocukları, Misunderstood gibi başkişileri ve hedef kitlesi oğlan çocukları olan, “bildung ideali”ni barındıran metinler; Ulysses, Çorak Ülke ve nihayetinde bu bahislerin, edebi türlerin sosyolojik incelemesini takip eden üç denemede avangard edebiyat ̶ kitle edebiyatı, sol kültür anlayışı ve devrimin gör(ül)me biçimleri; edebi biçimler, işlevselliği ve özerkliği, edebiyatın evrimi… konuları işlenmiştir.

k24kitap.org, 2024
Eagleton bu çalışmasında, kendisinin de ifade ettiği gibi, büyük oranda edebiyat kuramından değil... more Eagleton bu çalışmasında, kendisinin de ifade ettiği gibi, büyük oranda edebiyat kuramından değil, edebiyat felsefesinden yararlanır. (s. 10) Bunu yaparken, diğer kitaplarındaki üslubuna benzer şekilde fikirlerini bilimsel dayanaklarla temellendirse de, öznel bir dili ve ideolojik görüşünü kullanmaktan, Ortaçağ bilginleri yaftasını yapıştırdığı kuramcıları sert şekilde eleştirmekten çekinmez. Öte yandan eleştirideki deneysel cesaretinin de farkındadır. Kitabını yayınladığı dönem için edebiyata makul bir tanım getirdiği ve edebiyat kuramlarının tümünün ortak yönüne ilk kez dikkat çektiği iddiasını dile getirmekten geri durmaz. Edebiyat dünyasının kadim ve bazen de magazinsel sorularını art arda sıralarken gerçekten cevaplar mı arıyordur? Bir yandan ortaya attığı soru(n)ları etraflıca tartışıp cevaplar ararken, diğer yandan önermelerinin, kıstaslarının ampirik olduğunu, çünkü ancak böyle olabileceğini öne sürer. Kaynaklarını ve protest bir tavırla eleştirdiği özneleri/düşünceleri/şeyleri bilmeyen, bakışımlı okuma yapmayan bir okurun zihni metin karşısında allak bullak olabilir. Peki bu durumda önemli olan cevaplar mıdır, yoksa sorular mı? Aslında sonlu sorular bir araya gelerek belki de edebiyat yaşadığı ve yeniden üretildiği müddetçe sonsuz olacak cevapları üretir. Eagleton, “Edebiyat nedir?”, “Edebi metin nedir?”, Edebi metnin ölçütleri nelerdir?” gibi sorulara kesin tanımlardan kaçınarak yanıtlar üretse de, edebiyat yapısı gereği “dinamik” olandır. Kendini, formunu, okura ulaşma biçimini daima yeniden üretir. Eagleton’ın kıyasıya eleştirdiği post-modernizmin kabullenerek bünyesine aldığı, hatta kullandığı durumdur bu.

5Harfliler, 2022
Kirkpatrick, Kate. Beauvoir Olmak: Bir Yaşam. Çeviren Deniz Soysal. İstanbul: Ayrıntı Yayınları, ... more Kirkpatrick, Kate. Beauvoir Olmak: Bir Yaşam. Çeviren Deniz Soysal. İstanbul: Ayrıntı Yayınları, 2022. (ISBN: 978-605-314-606-3)
Yazarların gizli dünyasını tanımamıza olanak sağlayan biyografilerin bilhassa edebiyat için ayrıcalıklı bir konuma sahip olduğunu söylemek herhalde yanlış olmaz. Bir eserin yahut düşünce sisteminin yazarın hayatı, varlığı, mücadelesi ışığında yorumlanmasını gerektiren durumlarda araştırmacılar için önemli bir kaynak hüviyetindedir. Merkeze alınan bir kişinin hayatıymış gibi görünse de biyografilerde esasen belli bir dönemin ve toplumun yaşantısını, değer ölçütlerini, çalkantılarını bulmak mümkündür. Yaşamı hemen tüm yönleriyle mercek altına alınan Beauvoir (1908-1986) gibi kendi felsefesini yaratan bir yazar, entelektüel ve feminist-aktivist olduğunda okuma süreci de adeta Beauvoir’ın hayatı ve otobiyografilerindeki temel düşünce gibi “oluş” hâline geliyor. Onun varlığını inşa edişini dünyada nihayete erene kadar adım adım, kronolojik olarak okumak yaşamına yakın çevresinden biriymişçesine tanıklık etmeye benziyor.
Oxford Üniversitesi Felsefe Fakültesi’nde öğretim üyesi olan Kate Kirkpatrick’in 2019 yılında Becoming Beauvoir: A Life (Bloomsbury) adıyla yayınlanan ve çok ses getiren çalışması Deniz Soysal çevirisi ve Ayrıntı Yayınları etiketiyle dilimize kazandırılmıştır. Yazarın titiz çalışmasının bir ürünü olarak giriş ve on yedi bölümden oluşan bu biyografi kitabı birçok özgün yanı olmakla birlikte, Simone de Beauvoir ile ilgili gün yüzüne çıkan yeni malzemelere dayanması (daha önce yayınlanmamış günlükler, mektuplar ve çalışma notları), savaş yıllarındaki Fransa’nın siyasi-toplumsal-sanatsal atmosferini ve Cezayir halkının bağımsızlık mücadelesi esnasında yaşananları gözler önüne sermesi, Beauvoir’ın Sartre’ın kadın gölgesi veya takipçisi değil “her nasılsa öyle”, yani “olduğu gibi” ele alınması ve bilhassa İkinci Cinsiyet (1949) ve feminizm etrafında dönen tartışmaları tüm yönleriyle objektif şekilde yansıtmasıyla ön plana çıkmaktadır. Kirkpatrick’in ifadesiyle “Bu kitap (…) Beauvoir’ın nasıl kendi olduğu sorusuna adanmıştır.” (s.15) ve “Topluma sunmadığı öyküye yaklaşmaya yarayacak ilk biyografidir.” (s.33)
Edebiyatist S: 22 (2019) & www.kritikbu.com, 2019
Türk Edebiyatı dergisi, 2022
Anlatıbilim: Anlatı Teorisi El Kitabı (Manfred Jahn, Dergâh Yayınları, 2012), Prag Ekolü’nün Yapı... more Anlatıbilim: Anlatı Teorisi El Kitabı (Manfred Jahn, Dergâh Yayınları, 2012), Prag Ekolü’nün Yapısalcı Poetikası ve Geçirdiği Dönüşüm (Ondřej Sládek, Dergâh Yayınları, 2014), Eleştirinin Sınırları (Rita Felski, DergâhYayınları, 2018) gibi eserleri dilimize kazandırmasıyla ve ülkemizde anlatıbilim alanında yapılan sınırlı sayıdaki çalışmalar arasında mihenk taşlarından sayabileceğimiz Anlatıbilime Giriş (Dergâh Yayınları, 2014) adlı kitabından tanıdığımız, bugün hâlen Ege Üniversitesi Türkçe Eğitimi Anabilim Dalı’nda öğretim üyesi olarak görevini sürdüren Bahar Dervişcemaloğlu Çözülemeyen Bulmaca: Anlatıcı Üzerine Tartışmalar adlı çalışmasında “anlatıcı” kavramına ve “anlatıcının statüsü ve varlığı”na odaklanıyor.
Uploads
Papers by Sema Vatansever
Rimbaud ve Ece Ayhan’ın prose poem tarzı (düzşiir / düzyazı şiir / mensur şiir)[2] şiirlerindeki anarşizm, kapalılık, alışılagelmişe başkaldırı –Rimbaud’nun kaçkın ve bohem hayat biçiminin eserlerindeki personası, sözün simyasını keşfetmesi, ‘ben’i bir başkası olarak tanımlaması,[3] burjuvaziyi grotesk bir biçimde eleştirmesi, mantık yerine kelimeleri nota misali kullanarak müzikte olduğu şekilde saf sanatı yakalaması, sayıklamayı andıran şiir ve düzşiirlerinin hayalle gerçek arasındaki kaygan zeminde durması; Ece Ayhan’ın otorite karşıtlığı, verili gerçeğe saldırması, sözdizimini bozması, alışılmamış imgeler kurması, ‘karaşınların şiirini yazması’, modern dünyanın ilah bellediği akıl ve mantığı ötelemesi– dilin yeniden üretilmesine olanak sağlar.
Makale, Berlinale 2023 kapsamında gösterilen filmin metinlerarasılığını ve çağrışımsal katmanlarını analiz ederek, özellikle Wir haben es nicht gut gemacht: Der Briefwechsel (Suhrkamp Verlag) kitabının etkisiyle filmin eleştirel yönlerini ortaya koymayı amaçlamaktadır. Ayrıca, kadın sanatçıları ve düşünürleri odağına alan biyografik sinema örnekleri üzerinden tematik bir okuma sunmaktadır.
The Time of the Goats is the modern epic of the Balkans, which has hosted people from different religions, ideologies, nations and empire. The novel, starting from its name, revolts against conventional understanding of history/era. When Skopje turns into a “labyrinth city” in the work, the tragic aspect of the “migration” is told through the image of the river. The Time of the Goats is suitable for analysing in the context of “archetypal criticism” by containing archetypes of death, seeking, journey and rebirth. The book is also articulated to “minor literature” in terms of alterity, minority emphasis, linking the individual to politics and carrying the collective rhetoric. Albanian writer Starova, who lives in North Macedonia, wrote his novels mainly in Macedonian, French and Albanian. He mostly produces literary works in major languages. Intertextuality/intersemiotic techniques (référence, parody, réécriture, ekphrasis etc.) are used in the novel. This study includes an overview of the novel The Time of the Goats in the context of mentioned theories.
Keywords: The Time of the Goats, Minor Literature, Archetypal Criticism, Intertextuality, Ekphrasis.
*
Öz
Keçiler Dönemi; farklı dinden, ideolojiden, milletten insanlara ve silinip giden imparatorluklara ev sahipliği yapmış Balkanlar’ın adeta modern destanıdır. Roman, daha isminden itibaren alışılagelmiş tarih/devir anlayışına başkaldırır. Üsküp şehri eserde “labirent mekân”a dönüşürken, romanın temel izleklerinden olan “göç”ün trajik boyutu “nehir/ su” imgesi üzerinden anlatılır. Ölüm, arayış, yolculuk ve yeniden doğuş arketiplerini barındırması yönüyle “arketipçi eleştiri” (archetypal criticism) bağlamında incelenmeye müsait olan roman; dilin yersiz yurtsuzlaşması, ötekilik ve azınlık vurgusu, bireyin zorunlu olarak bilhassa dilde siyasallaşması, politik ve kolektif söylemi taşıması bakımından da “minör edebiyat”a eklemlenir. Kuzey Makedonya’da yaşayan Arnavut asıllı Starova; romanlarını Makedonca başta olmak üzere, Fransızca ve Arnavutça yazmak suretiyle daha ziyade majör dilde edebî ürün vermektedir. Romanda, gönderge (réfé- rence), parodi (parody), yeniden yazma (réécriture) ve ekfrasis (ekphrasis) boyutunda “metinlerarasılık/göstergelerarasılık” tekniklerinden faydalanılmıştır. Bu çalışma Starova’nın derin yapıda yoğun imgesellik barındıran, entelektüel altyapısı diyalog kurduğu diğer yazarlar, şairler ve ressamlar ile zenginleştirilmiş Keçiler Dönemi romanının bahsi geçen kuramlar çerçevesinde, genel hatları itibariyle incelemesini içermektedir.
Anahtar Kelimeler: Keçiler Dönemi, Minör Edebiyat, Arketipçi Eleştiri, Metinlerarasılık, Ekfrasis.
Books by Sema Vatansever
критика” (archetypal criticism), од аспект на тоа што во себе ги носи карактеристиките на неоправданото останување на јазикот без татковина, потенцирањето на отуѓувањето ималцинството, задолжителното политизирање на индивидуата особено во областа на јазикот, содржината на политички и колективен дискурс припаѓа на типот на „мала книжевност” (минорна книжевност). Старова кој е од албанско потекло и којшто живее во Северна Македонија, пишувајќи ги своите романи во прв ред на македонски а потоа
на француски и албански јазик претежно создава книжевни дела на „мнозински јазик”. Во романот се користени техники на „меѓутекстуалност/меѓуиндекстност како што се референција (référence), пародија (parody), одново пишување (réécriture) и екфраза (ekphrasis). Овој труд со своите општи црти во рамките на споменатите теории содржи анализа на романот Времето на козите кој во својата длабока структура содржи интензивна имагинација со збогатена инфраструктура со други писатели, поети и сликари со кои тој воспоставува дијалог.
Клучни зборови: Времето на козите, Мала (минор) книжевност,
Архетипска критика, интертекстуалност, Екфразис.
Book Reviews by Sema Vatansever
Okurun metne bağlanma biçimleri, metinle ilişkisi her ne kadar dağınık, alaşımlı ve çelişkili görünse de, yazar bu deneyimlerin çeşitliliğini dört ana başlıkla izah etmeye çalışır: “Tanıma”, “Büyülenme”, “Bilgi” ve “Şok.”
Çalışmada edebi türler, edebiyat tarihi, edebiyatın işlevi, Hegel’in ve Kant’ın estetiğe dair fikirleri; Frankenstein, Drakula, Balzac romanları ve kentli roman kişileri; Çocuk Kalbi, Pal Sokağı Çocukları, Misunderstood gibi başkişileri ve hedef kitlesi oğlan çocukları olan, “bildung ideali”ni barındıran metinler; Ulysses, Çorak Ülke ve nihayetinde bu bahislerin, edebi türlerin sosyolojik incelemesini takip eden üç denemede avangard edebiyat ̶ kitle edebiyatı, sol kültür anlayışı ve devrimin gör(ül)me biçimleri; edebi biçimler, işlevselliği ve özerkliği, edebiyatın evrimi… konuları işlenmiştir.
Yazarların gizli dünyasını tanımamıza olanak sağlayan biyografilerin bilhassa edebiyat için ayrıcalıklı bir konuma sahip olduğunu söylemek herhalde yanlış olmaz. Bir eserin yahut düşünce sisteminin yazarın hayatı, varlığı, mücadelesi ışığında yorumlanmasını gerektiren durumlarda araştırmacılar için önemli bir kaynak hüviyetindedir. Merkeze alınan bir kişinin hayatıymış gibi görünse de biyografilerde esasen belli bir dönemin ve toplumun yaşantısını, değer ölçütlerini, çalkantılarını bulmak mümkündür. Yaşamı hemen tüm yönleriyle mercek altına alınan Beauvoir (1908-1986) gibi kendi felsefesini yaratan bir yazar, entelektüel ve feminist-aktivist olduğunda okuma süreci de adeta Beauvoir’ın hayatı ve otobiyografilerindeki temel düşünce gibi “oluş” hâline geliyor. Onun varlığını inşa edişini dünyada nihayete erene kadar adım adım, kronolojik olarak okumak yaşamına yakın çevresinden biriymişçesine tanıklık etmeye benziyor.
Oxford Üniversitesi Felsefe Fakültesi’nde öğretim üyesi olan Kate Kirkpatrick’in 2019 yılında Becoming Beauvoir: A Life (Bloomsbury) adıyla yayınlanan ve çok ses getiren çalışması Deniz Soysal çevirisi ve Ayrıntı Yayınları etiketiyle dilimize kazandırılmıştır. Yazarın titiz çalışmasının bir ürünü olarak giriş ve on yedi bölümden oluşan bu biyografi kitabı birçok özgün yanı olmakla birlikte, Simone de Beauvoir ile ilgili gün yüzüne çıkan yeni malzemelere dayanması (daha önce yayınlanmamış günlükler, mektuplar ve çalışma notları), savaş yıllarındaki Fransa’nın siyasi-toplumsal-sanatsal atmosferini ve Cezayir halkının bağımsızlık mücadelesi esnasında yaşananları gözler önüne sermesi, Beauvoir’ın Sartre’ın kadın gölgesi veya takipçisi değil “her nasılsa öyle”, yani “olduğu gibi” ele alınması ve bilhassa İkinci Cinsiyet (1949) ve feminizm etrafında dönen tartışmaları tüm yönleriyle objektif şekilde yansıtmasıyla ön plana çıkmaktadır. Kirkpatrick’in ifadesiyle “Bu kitap (…) Beauvoir’ın nasıl kendi olduğu sorusuna adanmıştır.” (s.15) ve “Topluma sunmadığı öyküye yaklaşmaya yarayacak ilk biyografidir.” (s.33)